13 Aralık 2010 Pazartesi

Mondo Cane


Mike Patton özel adam. Hayatımıza giren en büyük rock vokalistlerinden birisi olmasının yanısıra zamanla yaratıcılık sınırlarını zorlayan projeleriyle dinleyenlerinin kafalarını açan bir adam oldu. Mr. Bungle'la başlayan arayışlarla dolu müziğine başlıca Lovage, Peeping Tom, Tomahawk, Fantomas olmak üzere birbirinden oldukça farklı birçok grup ve müzisyen birliktelikleriyle devam etti. Son solo albümünde de genelde yaptığı işler gibi farklı bir işte daha bulundu. Mondo Cane projesi 50li ve 60 yılların İtalyan pop şarkılarının 65 kişilik bir orkestrayla hazırlanmış Mike Patton yorumlarını barındırıyor. Mondo Cane senfonik bir pop albümü ve bütün şarkılar İtalyanca. İtalyanların Luigi Tenco gibi meşhur şarkıcılarının şarkıların kendi tarzını yansıtarak yorumladığı albüm uzun süre çıkmayı beklese de 2010 da yayınlandı. Mondo Cane ismiyse aslında 70lerde çekilen dünyanın çeşitli yerlerindeki abuk adetleri belgeleyen, soft snuff olarak tanımlabilecek bir İtalyan belgesel serisinden geliyor. Şarkılara Patton'ın eski eşinin İtalyan olması ve uzunca süreler İtalya'da yaşamayı tercih etmesinden kaynaklı bir ilgisi olduğunu düşünmekteyim. Rahatça dinlenebilecek son derece sevimli ve vokal teknikleri açısından oldukça gelişkin albümüyle Mike Patton gene şahane.



Şarkının orjinali olan Luigi Tenco yorumu, hatta kendi kişisel hikayesi de çok ilginç olan büyük vokaliyle Tenco'nun kendisi de şiddetle tavsiye edilir.

Red Snapper


Red Snapper benim için özel bir grup. İlk defa onlarla tanışmam İzmir'de Kıbrıs şehitleri'nde cd satan meşhur kel eleman vasıtasıyla olmuştu. Yazları geldiğimde onlarca cd aldığım bu şahıs "bak bu Red Snapper, şahane grup dinle kesin" demişti o küçük halime. Ben de elimde çoğu bildiğim grupların albümleri olan demetin arasına onun tavsiyesi olan 'Reeled and Skinned'i koyuvermiştim. (Elemanın diğer tavsiyeleri de Plastikman ve Autechre albümleriydi, düşününce o adam büyük adamdı ona çok şey borçluyum) Albüm Red Snapper'ın da ilk toparlama albümüydü ve sanırım aldığım zamandan birkaç sene önce çıkmıştı. İlk dinleyişimden sonra albüme vuruldum. Deli yoğunlukta kontrbas vuruşları, bol bol gitar efektleri, efektif bir saksafon ve son derece net davul vuruşlarıyla daha ilk şarkı Snapper'dan feleğim şaştı. Şarkıda vokal namına sadece 'Snap' diyen bir kadın vardı. O da bu vasıtayla tanıdığım Beth Ortondu. O zamana kadar dinlediğim modern rocktan da öğeler barındırsa da jazz'ın bilmediğim sularında gezen bir müzikti karşımdaki. Keyifle dinlediğim Jamiroquai'dan da Incognito'dan da çok daha karanlık ve çok daha etkili bir soundla karşılaşmıştım. İlerleyen yıllarda grubun albümlerine ancak internet vasıtasıyla ulaşabilip zorlukla edinebildim. Onlar da albüm kaydetmeye devam ettiler ve 3 lp 3 tane de derleme albüm yayınladılar zaman içinde. Her albümde farklı yüzeyler bulunduğunu söyleyebilirim, her zaman kendilerini yenilemeyi başardıklarına ve yaptıkları müziğe kattıkları ruhu sonuna kadar yedirebildiklerine inancım tam. Elektronik altyapılar, trip hop, acid jazz esintileri, bir yandan rock soundu taşıyan düzenlemeler fakat bir yandan da canlı kaydın verdiği jazzy soundları her zaman kaliteliydi. Duygusal ritmi olan sözlü şarkılarda genelde tercih ettikleri Alison David gibi kadın vokaller ve genel sounda uygun sayılabilecek ve bir süre kalıcı üye olarak kullandıkları MC Det'le rap vokallerden de yararlandılar. Uzun yıllar ne dinlersin, en çok kimi seversin sorularına verdiğim cevap olageldiler. 2002de kayıtlarına ve varlıklarına uzunca süre ara verdiler, ta ki 2008 yılına kadar. 2008 de temel üçlü Ali Friend, David Ayers ve Richard Thair birleşme kararı verdiler ve Pale Blue Dot'ı yayınladılar. Daha önce İstanbul'a uğradıklarında kaçırdığım ve bunun için çok üzüldüğüm grup 2010 senesinde İstanbul'a tekrar uğradı ve bu sefer ben bütün benliğimle oradaydım. Benim gibi Red Snapper'ı gerçekten seven insanları görmek çok güzeldi ama ötesinde sahnede bu adamları izlemek benim için hayatımda yaşadığım en özel anlardan birisiydi. Her albüm için ayrı güzellemeler yapabilirim ama yetersiz kalır diye düşünüyorum. Red Snapper çok özel bir kimyaya sahip çok özel bir grup, sonsuza kadar müzik yapsalar sıkılacağımı düşünmüyorum. Ama illa tercih etmek gerekilirse, dinlememiş birisi için tümüyle muhteşem, tek bir boş şarkısı olmayan Our Aim Is To Satisfy'ı tavsiye edebilirim. Dinleyiniz, dinletiniz, çok fazla seviniz..